Güneş Enerjisi Sektörü Yedi Yılda 10.000 Megawatt’a Ulaşacak

ge

GÜNDER Başkanı Faruk Telemcioğlu: “Türkiye’nin güneş enerjisi sektöründe önümüzdeki altı, yedi yıllık süreçte 10.000 megawatt’lık kurulu güce ulaşılacağını düşünüyorum. Bu açıdan, Enerji Bakanlığı’nın sektöre yönelik 2023 yılı için belirlediği 3 megawatt’lık hedefin küçük olduğu kanısındayım.”

IMG_9761Lisanslı elektrik üretim süreciyle ilgili ilk yarışmanın geçtiğimiz ay sonuçlanması, diğer yarışma tarihlerinin yaklaşması, lisanssız elektrik üretimi limitinin 1 megawatt’a çıkartılması güneş enerjisi sektöründe hareketli bir döneme girildiğini gösteriyor. Sektör temsilcileri güneş enerjisi sektörünün Türkiye’de önümüzdeki dönemde önemli aşamalar kaydedeceği görüşünde birleşiyor. GÜNDER Başkanı Faruk Telemcioğlu’da Türkiye güneş enerji sektörünün dünyada gelişmekte olan üç pazardan birisi olduğu kanısında. Telemcioğlu’yla sektördeki son gelişmeleri ve önümüzdeki döneme yönelik beklenti ve hedefleri konuştuk.

Türkiye’de güneş enerjisi sektöründe son dönemdeki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’nin güneş enerjisi sektöründe önümüzdeki altı, yedi yıllık süreçte 10.000 megawatt’lık kurulu güce ulaşılacağını düşünüyorum. Bu açıdan, Enerji Bakanlığı’nın sektöre yönelik 2023 yılı için belirlediği 3 megawatt’lık hedefin küçük olduğu kanısındayım. 2023 yılı için 10.000 megawatt hedefinin yakalanması, piyasaya 10 milyar Euro’nun aktarılması anlamına geliyor. Bu rakam, güneş enerjisi proje firmaları, güneş enerjisi üreticileri gibi sektörde faaliyet gösteren kuruluşlar için de çok büyük düzeyde. Ayrıca, Türkiye’nin enerji kazanımı da çok önemli bir katkı sağlayacak.

10.000 megawatt beklentinizin kaynağı nedir?

Güneş enerjisi sektörüyle ilgili beklentimin kaynağını oluşturan nedenleri şöyle sıralayabilirim: Güneş enerjisi sektörüne yönelik talebin fazla olması, Türkiye’de güneş enerjisi yatırımının geri dönüş süresinin diğer ülkelere göre daha kısa olması, yurt dışındaki pazarın tıkanması dolayısıyla, güneş enerjisi yatırımcıları ve ekipman üreticisi firmalarının Türkiye’ye yönelmesi. Ayrıca, bu nedenlere Türkiye insanının girişimciliği ile Türkiye’deki güneş potansiyelini de eklemek gerekiyor.

Enerji Bakanlığı sektörün önünü açacak düzenlemeler gerçekleştiriyor mu?

Enerji Bakanlığı, güneş enerjisi sektörüyle ilgili olarak, kontrollü ve dengeli adımlar atarak, daha önce rüzgar enerjisi sektöründe yapılan hataların tekrarlanmamasına çalışıyor. Bu noktada, iki farklı bakış açısıyla karşı karşıya kalıyoruz. Bakış açılardan birisi, piyasada herkesin istediği şekilde hareket etmesi, yatırım ve üretimlerinde herhangi bir kurala bağlı olmaması olarak değerlendirebilir. Bu bakış açısına sahip bir sektör olarak solar termal sektörünü gösterebilirim. Öteki ise, piyasanın kontrollü ve dengeli bir şekilde kurulması ve sağlıklı bir yapıya ulaştırılması. Güneş enerjisi sektöründe uygulanmaya çalışılan da bu yaklaşım.

Güneş enerjisi açısından hangi bakış açısı geçerli olmalı sizce?

Dolayısıyla, bu iki bakış açısından birine karar vermek, bütünüyle tercih konusu. Ben, bu iki bakış açısının belli yönlerinin geçerli olması gerektiği görüşündeyim: Sonuç olarak, şu andaki düzenlemelerin biraz katı olduğunu düşünüyorum ve belli ölçekte yumuşatılmasının önemli olduğuna inanıyorum. Bununla birlikte, piyasanın bütünüyle kendi başına hareket etmesini, hiçbir kurala dayanmamasını da karşı olduğumu ifade etmeliyim. Güneş enerjisi sektöründe çatıya 20 kiloluk bir fotovoltaik paneli kurmak istediğinizde, mevzuata göre statik raporu almak durumundasınız. Ayrıca bu kurulumun mühendisin denetimiyle yapılması şart. Solar termal sektöründe ise, çatıya 2 tonluk su deposunu hiçbir kurala ve düzenlemeye tabi olmadan kurmak mümkün. Mühendis zorunluluğu da getirilmiyor.

Bu durum sektörün gelişimini nasıl etkiliyor?

Elektrik üretimi ve dağıtımı devletin tekelindeydi. Devlet üretim ve dağıtım hakkını özel sektöre devrederken bu konuda biraz çekingen davranıyor. Buna karşın, solar termal sektörü devlet denetimine bağlı olmadan kendi, başına gelişti. Şu anda, Avrupa’da solar termal sektöründe Türkiye en büyük üretici konumunda. Dünyada ise, kurulu güç kapsamında üçüncü sırada. 2013 yılında Türkiye’de solar termal üretimi 1 milyon 600 bin metrekare, toplam kurulu güç 18 milyon metrekare. Türkiye kişi başına düşen solar termal sistemindeki kolektör metrekaresi olarak ise dünyada beşinci sırada yer alıyor. Dolayısıyla, serbest piyasa koşullarında solar termalin ulaştığı büyüklüğe tanık oluyoruz. Buna karşın, sektör için belirli kurallar getirilmesinin, yüksek teknolojiye geçilmesinin, proses suyuna çevrilerek 150- 200 derecelere çıkarmanın ve solar soğutmada da kullanılmasının, sıcak suyu ısı pompalarıyla birleştirip konutların ısıtılmasında yararlanılmasının önemli olduğunu düşünüyorum. Böylece, solar termal sıcak suyla sınırlı kalmayarak, ısı sektörü konumuna geçmeli.

Güneş enerjisi sektörünün önü nasıl açılabilir?

Güneş enerjisi sektöründe lisanssız elektrik üretiminin lisanslı elektrik üretiminden daha hızlı gelişeceğini düşünüyorum. Çünkü, bugünkü tarih itibarıyla 2000’in üzerinde lisanssız proje başvurusu yapıldı. Kayseri’de lisanslı elektrik üretim kapasitesi 25 megawatt iken 40 megawatt’lık lisanssız elektrik üretimi için inşaat yapılıyor. İlk lisanslı elektrik üretimi için yarışma 12 Mayıs’ta gerçekleştirildi. 2 yıl santral inşaat süresini göz önüne alırsak, üretim 2016 yılından itibaren başlayacak. O tarihte ise, lisansız üretim miktarı lisanslıyı geçecektir. Büyük yatırımlarla sektörün önü açılıyor.

Dünya güneş enerjisi pazarı nasıl şekilleniyor?

Şu anda gelişmekte olan üç büyük çaplı fotovoltaik pazarından söz edilebilir: İngiltere, Şili ve Türkiye. Pazar bu üç ülkeye odaklanmış durumda. Avrupa’da pazar sıkıştığı için bu üç ülkeye doğru bir eğilim gözlemleniyor. Bu yönelişin Türkiye güneş enerjisi pazarına; yüksek teknolojiyi getirmesi ve rekabet nedeniyle kalite düzeyini yükselteceğini öngörüyorum. Global bir pazarda yaşamamızın bir sonucu olarak, Türkiye’nin bu avantajlardan yararlanması gerekiyor.

Türkiye güneş enerjisi sektörü bu gelişmelere hazır mı?

Türkiye’de güneş enerjisi sektörü bu gelişmelere hazır durumda. Lisanssız elektrik üretimine yoğun talebin yanı sıra, lisanslı elektrik üretimi içinde Devlet’in açıkladığı 600 megawatt’lık sınıra karşın, 8500 megawatt’lık başvuru olduğunu görüyoruz. Bu çerçevede devletin güneş enerjisi için açıkladığı teşvik miktarı da yeterli görünüyor. Dolayısıyla, gerek 1 megawatt çapındaki lisansız elektrik projeleri, gerekse de büyük çaplı lisanslı elektrik projeleri sektörün gelişmesinde çok önemli bir rol oynayacak.

Mevzuatlar sektörün ihtiyaç duyduğu açılımlara izin veriyor mu?

Türkiye, güneş enerjisi sektöründeki gelişmeler doğrultusunda, mevzuatlarda düzenleme yapma zorunluluğuyla karşı karşıya. Bu yönde de önemli düzenlemeler gerçekleştirilmeye başladı. Güneş enerjisi projesi için 30’a yakın başvuru yapmak durumundasınız. Bu sayıyı makul düzeye getirmek gerekiyor. Mevzuatta da yeni kolaylıklar getirilmesi çalışmaları var. Söz gelimi belli ölçeğin altındaki proje yetkisi taşraya bırakıldı. Kamu ve Milli Emlak’ın kiraladığı araziyle ilgili yeni bir düzenleme geldi. Ayrıca, yakın bir gelecekte rüzgar güneş ölçümü istenmeyecek, meteorolojinin veya akredite kuruluşların verdiği bilgiler yeterli olacak. Buna ek olarak, Devletin yenilenebilir enerji alanlarını oluşturma, ÇED Raporu’nu alma, arazi etütlerini yaptırma gibi hazır araziyi yatırımcıya sunma yönünde çalışmalar yapılıyor. Dolayısıyla, yavaş yavaş mevzuatların sektörün ihtiyacına yanıt vermesi yönünde önemli girişimler yapılıyor. Sektör düzenlemelerin hızlı bir şekilde olmasını istiyor ama Kamu gelişmeleri aynı hızda takip edemeyebiliyor.

Sektörün gelişmesini başka ne tür faktörler engelliyor?

Güneş enerjisi sektörü yalnızca doğayla, tabuyla savaşmıyor aynı zamanda doğalgaz ve petrol şirketlerinin lobilerinin etkileriyle de mücadele etme durumunda kalıyor. Doğalgaz lobisinin Türkiye’deki etkisi ile Ankara Kırıkkkale’de 30 megawatt’lık fotovoltaik tesisi kuran üretici firmanın karar vericiler üzerindeki etkisi aynı değil. Bunun aksini hiç kimse, kimseye anlatamaz. Ama bu duruma karşın, sektör geliştiği ve güçlendiği sürece, bu dengelerin değişeceğini öngörüyorum. Çünkü, Türkiye’nin güneş potansiyeli çok yüksek. Bu potansiyel değerlendirilse de değiştirilmese de bir gerçek olarak kalacak. Tabi ki orman arazileri, tarım sahaları korunsun ama özellikle Anadolu giderek çölleşirken, güneşten daha fazla yararlanılması çok önemli.

Güneş paneli üretiminin geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’de güneş paneli üretimi yapan altı, yedi firma var. Bunun yanı sıra, bu alana yatırım yaparak makine satın almak için anlaşma yapmış olan, bir kısmı arazi alarak inşaata,,, başlayacaklarla birlikte üretim yapan firma sayısı 21’i bulacak. Bu firmalar aralarında konsorsiyum kurarak kendi aralarında anlaşabilirler veya büyük firmalardan biri hücre üretimi yaparak diğer firmalara satış gerçekleştirebilir. Bu tür gelişmeler olacaktır. Sektör geliştiği zaman sadece yatırım olarak değil, üretim olarak da gelişmeli. Ürünler Türkiye’de üretilmeli, ve yatırımlar burada gerçekleştirilmeli. Türkiye’de yatırılacak yer kalmadığında ise, yerli üretici ve yatırımcılar çevre ülkelerle bölgelere çok rahatlıkla yayılabilirler. Türkiye’nin özellikle, Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Türki cumhuriyetleri ihracat potansiyeli göz önüne alındığında sektörün önünün açık olduğu görülür. GÜNDER olarak yerli panel üretimini teşvik eden düzenlemeleri oluşturmaya çalışıyoruz.

Print Friendly

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>