Serhan Süzer tanıdığım andan itibaren hem ulusal hem uluslararası alanlarda başarılı iş projelerinin yanısıra, ciddi sosyal sorumluluk projeleri ve başkalarının mutluluğu için farkındalık oluşturmaya, mücadele etmeye çalışan birisi olarak takdirimi kazanmıştı. Süzer Holding’in patronu Gaziantepli ünlü iş adamı Mustafa Süzer’in oğlu olmasının yanı sıra, kendi başardıkları, mütevazı karakteri, toplum için yaptığı çalışmalar ile dikkat çeken bir isim. Bir gün Şanlıurfa havalimanında karşılaştığımda yine farklı bir proje için uğraştığının haberini almıştım, ki o zaman geldi çattı. Akçakale’nin Gündaş Köyü’nde elektrik kesintilerinden sulamaları da kesilen ve ekinleri yanan köylünün imdadına alternatif bir projeyle yetişti. Projenin açılışında Şanlıurfa Valisi sayın İzzettin Küçük’ün de katılımıyla kurdele kesildi, ben de bu vesileyle Serhan Süzer’le hem hayatı hem de bu proje üzerine konuştum.

Aile işlerinizde bir çok seçenek olmasına karşın, güneş enerjisi işine girmeye nasıl karar verdiniz?
Güneş enerjisine girmeyi ben üniversiteden mezun olduktan sonra kafama koymuştum. Sürekli yenilenebilir enerji ile alakalı ne yapılabilir diye araştırıyordum. Bizim holding içerisinde de bunu konuşuyordum, söylüyordum bakalım diye. 10 sene şirketlerde hizmet verdikten sonra babamla konuştum ve iznini istedim. Sağolsun bana borç da verdi. O borçla ilk yatırımım güneş enerjisi üzerine oldu. Orada bir teknolojiye yatırım yaptım. Ben bunu bundan 14 sene evvel kafama takmıştım biraz geç oldu ama oldu sonuçta Allah kısmet etti ve 2011′in Aralık ayında ilk bu işlere girebildim. Teknolojiden sonra proje yapmaya başladık. Şimdi tarımsal sulamadan tutun da çok farklı çatı kurulumlarına kadar değişik uygulamalar yapıyoruz ve bundan da keyif alıyorum.

Peki Urfa,özellikle Akçakale dünyanın öbür ucu gibi görünen bir yer aslında, hiç düşündürmedi mi sizi nasıl gideceğim nasıl edeceğim diye?
Valla bilmiyorum ben karakterimden dolayı mı nedir öyle pek çekinmem. Biz savaştan sonra Irak’a ilk yatırım yapmış grubuz. O dönemde ben gönüllü olarak Irak’a gittim. Her gün bombalardan 100-150 civarında insan ölüyordu. Böyle şeylerden korkmuyorum. Hiçbir zaman Urfa’dır Akçakale’dir falan diye de düşünmedim. Beni ilgilendiren yapacağımız işti. Tarımsal sulama çok önemli. Su hayattır, gıda da bizim temel ihtiyacımızdır. Her ikisinin bileşeninin olduğu bir noktada mutlaka elektriği oraya götürmek gerekiyordu. Ben buna kafayı takmıştım. O misyonla gittik ve işimizi yaptık.

Daha farklı talepler var mı? Yayılacak mı bölge geneline?
Evet bölgede çok fazla talep var. Çünkü elektrik problem. Kayıp, kaçak oranının en yüksek olduğu bölge ve insanlar elektrik kesintilerinden çok sıkıntı yaşıyorlar. Oyüzden biz de insanlara bir alternatif sunduğumuz için mutluyum. Çünkü bir çok kişi oraya elektrik götürmemiz sayesinde bazı temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek durumda olacaklar.
Proje için ne kadar yatırım yapıldı, ne kadar para harcandı?

Türkiye’nin en büyük tarımsal sulama güneş enerji beslemeli tarımsal sulama projesi olduğunu söyleyebilirim. Maliyeti 300.000 TL civarında.
Belli bir bakım gideri var mı?

Cüzi bir bakım gideri var. Özellikle temizlik önemli bir konu. Çünkü panellerin temiz olması gerekiyor. Onunda haftada bir temizliğini yapmak gerekiyor. Garantilerimiz var. Bizim şirket her zaman işin üstünde olacaktır. Verdiğim rakamı şöyle anlatayım. Orda yaptığımız 65 kilowattlık (pptovolteyk) sistem ve onun beslediği 37 kilowattlık motor, pompa, bütün bu entegre sistem yaklaşık 450 dönümlük araziyi sulamak için yeterli. 450 dönümlük araziyi sulamak için harcanan elektrik 150.000 TL senelik. Yani aslında onların 2 senelik elektrik faturasına denk geliyor bu maliyet.
Kışın bir elektrik kesintisi olabilir, veyahut da bir problem oldu elektrik üretemedik, ne oluyor?
Biz hemen problemi çözeriz şirket olarak.Yani yaptığımız işin arkasındayız.

Peki sistem ve paneller hangi ülkeden?
Burada aldığımız paneller Çin menşeli. Çin diyorum ama insanlar Çin deyince aklına biraz şey geliyor. Bu dünyada satış yapan 3 markadan biri. Almanlar çok kullanıyor onlar bile maliyeti azaltmak için Çin paneline döndü. Verimlilik olarak da kalite olarak da Alman panellerle eşit. Pompa Almanya’dan geldi. Montaj ekipmanları kablolama ve borulama Türk ürünlerini kullandık.

Oraya gittiğimizde hepsi dedi ki burası benim. Şimdi burası kimin, kaç ortak var orda?
Şöyle; Bir kere bir projeyi yaptıran aile var, o arazilerin sahibi: Çıtırık ailesi ya da aşireti ne dersen de, ben aile diyorum. Çünkü o havayı yaşattılar bize. O arazilerin sahibi aynı zamanda bir başka aileyle daha ortak ki onlar başka işlerde yapıyorlar birlikte bu işi de kurdular bizimle birlikte. Yani bir projeyi yaptıran onlar ilk projeyi örnek olsun diye, hem de bölgede bizim çözüm ortağımız oldular. Nedir çözüm ortağı? Çözüm ortağı şudur: Biz sürekli Urfa’da olamayız, o yüzden yerel firmalarla da çalışıyoruz, onları besliyoruz. Biz napıyoruz, bizim ekip çekirdek kadro gitti oraya sistemi kurduk. Sistemi kurarken o yerel çözüm ortağımızın ilgili kişileri geldiler, biz onlara eğitim verdik bir yandan bu iş nasıl kurulur diye ve o eğitimi verirken de bütün şeyleri gösterdik. Bunu da muhtemelen bi 5-10 projede yapacağız. Yani biz 5-10 projeye kadar gideceğiz biz kuracağız onlara kurduracağız, onların kuracağına emin olana kadar bu eğitimleri vereceğiz. Ondan sonra da biz çekileceğiz diyeceğiz ki tamam bu adamlar bu işi öğrendiler sonra biz denetleyen kısım olacağız. Ve bize gelen talepleri onlara yönlendireceğiz. Onlar da kendine gelen talepleri bize iletecekler. Böyle bir çözüm ortaklığı.

Urfa’daki projeyle ilgili eklemek istediğiniz başka bir şey var mı?
Günde yaklaşık 1100 tonluk bir su üretiyoruz. Ben bu konuda istekli olan tüm firmaların isimlerini alıyorum. Ön tetkiklerden sonra, su ne kadar derinlikte, nasıl, ne kadar büyük bir sistem olması gerekiyor, çünkü biz orda suyu yerin 80 metre altından çektik, aslında komplike bir iş ama bu öyle de olmayabilir, kanaldan da çekebiliriz o suyu örneğin, orda farklı kanallar var. O zaman daha küçük daha kompak bir sistem kurulur. Bu tamamen ihtiyaç neyse ona göre sistem yapmayı gerektiriyor. Ve bizim ekibin bir gidip tetkik yapması gerekiyor. Ondan sonra onlara kurulması gereken sistem budur, fiyatı budur diye teklifimizi ileteceğiz. Hayırlı olsun. Bence gerçekten güzel bir iş oldu. Son olarak ben şunu söylemek istiyorum. Bu tarz işlerde hibe programları var. Henüz hibe programlarını değerlendirmedik. Detaylara gireceğiz. İnşallah hibe programlarında bürokrasiyi aşabilirsek bu işler çok hızlanır.

Soma’da yaşanan faciadan sonra çok fazla gidip geldin. Bizzat gördüm. Onla ilgili birkaç şey alabilir miyim?
Soma’da yaşanan faciadan sonra gerçekten biz bir şeyler yapmak istedik. Ve benim kurucu başkanı olduğum Temel İhtiyaç Derneği var. Dernek olarak elimizde yardım malzemeleriyle gitmedik oraya, önce bir destek formu doldurduk, sahada çalışma yaptık. Ondan sonra insanların neye ihtiyaçları varsa onu onlara ilettik. 3 kategoride topladık. Ayni yardımlar, çocuklara ve gençlere burs, meslek edindirme ve kalkınma projesi. Üçünü de başarı ile yaptık.
Peki bu arada sizin hayatınız nasıl? Vakit kalıyor mu, nasıl dinleniyorsunuz, hayat nasıl gidiyor iş dışında?
Açıkçası çok yoğunum, zaten sabahları 05.30’da kalkan biriyim. 45 dakika spor yapıyorum sonra devam ediyoruz. Mesela dün Ankara’ya gittim, sabahın beşinde. Gece birde eve geldim. Artık ben yorgun olup olmamayı çok kafaya takmıyorum. Belki de bir sonuç görmek insanlara yardımcı olabilmek, eninde sonunda onu görmek benim bütün yorgunluğumu bitiriyor. Biz Soma’ya da gittiğimizde mesela sabahın dördünde yola çıkıyoruz arabayla gecenin bir yarısı döndüğümüz çok oldu. Ama önemli olan o manevi tatmini sağlamak.

VALİ İZZETTİN KÜÇÜK, YALNIZ BIRAKMADI
Projenin açılışında Şanlıurfa Valisi İzzettin Küçük’ün de katılımıyla kurdele kesildi, ben de bu vesileyle Serhan Süzer’le hem hayatı hem de bu proje üzerine konuştum.